I Rock Therefore I Am. 20 Legendary Quotes from Prince
26.02.2015 05.03.2015 anayasa dersi (1)
1. 1808 SENED-İ İTTİFAK
Hazırlanışı
19. yüzyıl Osmanlı Devleti’nin en uzun yılı olarak nitelendirilmekte.
Yenilikçi Padişah III. Selim’in ıslahat hareketlerinin başarısızlığa uğraması üzerine,
padişah tahttan indirildi. Yenilik yanlısı Rusçuk Ayanı Alemdar Mustafa Paşa,
yenileşme çabalarının devamını sağlamak üzere, bir direniş odağı kurdu
Alemdar, Babıaliyi basarak, III. Mustafa’yı indirdi. Bu gelişmeler sonucu III. Selim’in
öldürülmesi üzerine, II. Mahmut tahta çıkarıldı.
Merkezde asayiş sağlanmakla birlikte, taşrada güvenlik sorunları devam etmekte idi.
Alemdar ülkede merkezi birlik ve otoriteyi sağlamak, muhtemelen reformlara yeniden
başlayabilmek için ayan ve hanedanları itaat altına almak, bunun karşılığında bunlara
birtakım güvenceler vermek amacı ile, hükümetin tayin ettiği ayanlarla mukavele
yapmaya karar verdi.
Yapılan toplantıda, siyasi birlik vurgulandı.
Toplantıya katılan ayan ve hanedan temsilcilerinden yalnızca dördü bu Sened’e mühür
bastı. Öbür ayanlar ise bağımsızlıklarının sınırlandığı gerekçesi ile mühür basmaktan
kaçındı. Nitekim Padişah’ın da bu Sened’i onaylamakta duraksadığı belirtilmelidir.
Getirdikleri
Merkezin Kazanımları
Padişahın ve devlet otoritesinin herkesçe kabul edilmesi
Vergi toplanmasında emirlere itaat
Ayanların kendi dışındaki topraklara müdahale edilmemesi...vb
Ayanların Kazanımları
Sadrazamın keyfi emirlerinin önlenmesi
Hanedan haklarının babadan oğla geçmesi
Ayanlara kendi topraklarını idare etme açısından verilen önemli yetkiler...vb
Uygulanışı
Alemdar’ın belge imzalandıktan sonra çok kısa bir süre içinde ölmesi ile belge
hükümden düştü. Sİ’nin pratikteki etkisi ve önemi çok sınırlı kaldı.
Sİ’nin her yeni sadrazam tarafından imzalanması öngörülmüştü. Fakat Alemdar
Mustafa Paşa’nın yerine geçen sadrazamlar tarafından imzalanmamıştır.
Ek olarak Sİ’de, uygulamayı ve verilen sözlerin tutulup tutulmadığını denetleyecek bir
mekanizma öngörülmemiştir.
Tüm bu sebeplerle Sİ’nin uygulanmayışından bahsetmek daha doğru olur.
2. Niteliği
Hukuki biçim olarak, misak niteliğinde bir belgedir. Çünkü devlet iktidarını
sınırlandıran iki taraf bulunmaktadır.
Bu özelliği itibariyle 1215 sayılı Magna Carta Libertatum’a benzemektedir.
Anayasa değil, anayasal bir belgedir. İçeriği itibari ile hukuk tarihimizde devlet
iktidarının sınırlandırılabileceğini savunan ilk belgedir.
Önemi
Egemen ve yönetici güçlerin Merkez ve Taşra kanatları arasındaki çelişkileri karşılıklı ödün
ve güvencelerle gidermek, siyasal bunalımı atlatmak amacıyla Merkez güçleri tarafından ya
da bunlar adına sahneye konan bir geçici mutabakat arayışı olarak görülmektedir.
1839 TANZİMAT FERMANI
Hazırlanışı
Batı dünyasında, Amerikan ve Fransız devrimlerinden sonra Anayasacılık
hareketlerinin güç kazanmaya başladığı bir döneme gelinmiştir.
II. Mahmut’un yenileşme hareketlerine karşılık, yönetimde ve yönetilenlerin
durumunda esaslı bir iyileşme mümkün olmamıştır.
Gayrimüslümler millet sisteminin sağladı bazı korunaklardan yararlanmakla birlikte,
kanun önünde eşitlik haklarının olmadığından, uyruklar ise can ve mal güvenliğinin
tamamı ile sağlanamadığından yakınmakta idi.
Hazırlanış koşullarını yaratan dinamikler konusunda bazı görüşler, belgenin
hazırlanma nedenini dış etkenlere -Batılı devletleri memnun etme kaygısına-
dayandırmakta diğer görüşler ise hazırlanış sürecini iç ve dış etmenlerle birlikte
değerlendirmektedir.
Sonuç olarak Ferman, Padişah Abdülmecit’in ısrarı ile, yabancı elçilerin ve halkın
huzurunda okunmuştur.
Getirdikleri
Ferman birçok temel hak ve özgürlük tanımış ve devlet iktidarının kullanılmasına ve
sınırlandırılmasına ilişkin birçok ilke kabul etmiştir.
Kişi hak ve özgürlükleri açısından eksik ama derli toplu ilk Osmanlı listesi olarak
kabul edilmektedir.
Tanınan hak ve dokunulmazlıklar arasında başta kişi dokunulmazlığı ve güvenliği
gelmektedir. Yasadışı suçlanmama, adil yargılanma, eşitlik ilkesi, mali güce göre
vergi ilkesi, askere alınmada adillik, kanunun üstünlüğü ...vb.
Kanunların hazırlanması konusunda yeni bir usul öngörülmüş. Kanunlar bundan böyle
bir kurul tarafından hazırlanacak ve Padişah tarafından onaylanıp, yürürlüğe
girecektir.
Uygulanışı
3. Padişah, fermanda ilan edilen ilkelere uyacağına dair yemin etmiştir.
Mutlakiyetçi bir sistemde hükümdarın uyruklarına bir takım sözler vermesi, bunları
yerine getireceğine dair yemin etmesi, önemli bir bağlanma olarak görülmektedir.
Niteliği
Bir anayasa değil, anayasal bir belge olan TM, tek yanlı bir işlem olduğu için ferman
özelliğini göstermektedir.
Önemi
Bir temel haklar beyannamesi olarak kabul görmektedir.
1856 Islahat Fermanı
Tanzimat Fermanı’nın uygulanması için çıkarılan reform fermanlarından birisidir.
1839’da tanınan hakları yetersiz, verilen sözleri tutulmamış sayan Batılı Devletlerin
istekleri, Hristiyan azınlıklara tanınacak olan haklar konusunda birleşmekte idi.
Hazırlanışında dış baskıların ağırlığı daha fazla hissedilmektedir.
Ana hedef, Müslümanlar ile gayrimüslümler arasından her yönden tam bir eşitlik
sağlamaktı.
Din, vergi, askerlik, yargılama, eğitim memurluk ve temsil alanında var olan farklar
kaldırılmaktadır.
Örneğin, devlet memurluğuna girme hakkı bulunmayan bazı azınlıklara bu haklar
tanınmıştır. Benzer şekilde, eyalet meclislerinde temsil hakkı tanınmıştır.
Hristiyan azınlıkların anayasal gelişmelerinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
Daha doğrusu onların ulusal bağımsızlıklarının bir bildirisi niteliğini kazanmıştır.
1876 Kanun-u Esasi
Hazırlanışı
1. Meşrutiyet olarak adlandırılan bu dönem, Tanzimat Dönemi’nin ekonomik ve
sosyal başarısızlıklarının, sonu alınamayan iç karışıklık ve dış müdahalelerinin
ertesinde doğmuştur.
Tanzimat döneminde getirilen yeniliklere olumlu gözle bakan fakat bu dönemde
yapılan değişiklikleri gerçek bir hukuki ve sosyal bir reform olarak değil de, dışa karşı
bir göz boyama olarak gören Genç Osmanlılar, bu dönemin önemli bir muhalif
kanadını oluşturmaktadır.
Muhalefete karşı yönelen sert tedbirler, batılı ülkelerde yaşanan ikincil anayasal
gelişmeler, ülkenin durumu yine Genç Osmanlılar’ın özgürlüğü gerçekleştirme
idealleri K.E.’nin oluşturulmasına neden olan faktörlerdir.
O dönemde yaşanan taht sorunu sonucu, Abdulhamit, K.E. yi ilan etmesi ve
karşılığında tahta geçirilmesi yönünde meşrutiyet yanlıları ile anlaşmıştır.
Devletin Temel Organları
4. Yasama Meclisi: Meclis-i Umumi:
1. Heyet-i Ayan...... Üyeler doğrudan doğruya Padişah tarafından seçilmektedir
2. Heyet-i Mebusan ....... Gizli oyla Osmanlı tebaasından seçilmektedir.
Yürütme Organı: İkili bir yapı öngörmektedir.
1. Padişah....... Saltanat Osmanlı sülalesine aittir. Padişah sorumsuz ve oldukça yetkili;
Yürütme organının başı, kara ve deniz komutanı, kanun ve şeriat hükümlerinin
uygulanmasında yetkili, Meclisi toplantıya çağırmak, tatil etmek, Meclis-i Mebusanı
fesh etmek, kanunları veto etme, istediği kişileri sürgüne gönderme gibi başlıca
yetkileri bulunmakta.
2. Heyet-i Vükela..... Bakanlar kuruludur. Padişah tarafından oluşturulmaktadır.
Yalnızca Padişah’a karşı sorumlu, meclise karşı değil. Güvensizlik oyuylu
düşürülemiyor.
Yargı Organı
Yargılama faaliyeti açısından önemli güvenceler öngörülmüştür.
Hakimlerin azlolunamayacağı ilkesi, hak arama özgürlüğü, mahkemelerin bağımsızlığı
ilkesi ... vb
Bu açıdan çağdaşları ile boy ölçüşebilir bir niteliktedir.
Temel Hak ve Hürriyetler
Vatandaşlık hakkı, basın hürriyeti, kanuni hâkim güvencesi, işkence yasağı, kişi
hürriyeti, eşitlik ilkesi gibi başlıca haklar öngörülmüştür.
Katılığı, Üstünlüğü, Değiştirilebilirliği
Katı bir Anayasa’dır.
Değiştirilmesi için değişikliğin önce her iki meclis tarafından üçte iki çoğunlukla
kabul edilmesi ve ardından bu değişikliğin Padişah tarafından onaylanması gereklidir.
Kanun yapma usulünde de, Padişah’ın denetimi göze çarpmakta.
Niteliği
Padişahın tek yanlı işleminden doğmuş ve kurucu bir referandumla kabul edilmemiş:
Monokratik anayasa yapma usullerinden biri olan ferman niteliğinde
Önemli İlkeler ve K.E.’nin önemi
Belgede Osmanlı Devleti’nin bir monarşi olduğu dininin İslam olduğu kabul
edilmiştir.
Fakat devletin resmi dili Türkçe’dir.
Padişah’ın önemli yetkileri göz önüne alındığında anayasal parlamenter monarşinin
tam anlamı ile kurulduğunu söylemek mümkün olmamakla birlikte, artık mutlak
monarşiden çıkıldığı belirtilebilir.
1909 - Kanun-u Esasi Değişikliği
5. Kötüye giden savaş şartları ve Meclis-i Mebusan’ın sert ve eleştirel tutumu vb
nedenlerle Padişah Meclis çalışmalarını tatil etti.
Tatile sokulan ve bir daha da toplantıya çağrılmayan Meclisin ortadan kalkmasından
sonra, K.E hukuken değilse de fiilen hükümsüz duruma düşmüştür.
Bu tarihten sonra 1908’e kadar Abdulhamit’in mutlakiyet dönemi başlamıştır.
Fakat ilerleyen yıllarda muhalefetin susturulamaması ve özgürlük düşüncesinin
yayılması ile İttihat ve Terakki hürriyeti ilan etti. Abdulhamit II. Meşrutiyeti ilan
edince, tahta kalmasına izin verildi.
Önemli Yenilikler
Yasama yetkisinin kullanımında önemli değişiklikler yapılmıştır. Örneğin kanun
teklif etmek için Padişah’tan izin alma şartı kaldırılmıştır.
Padişah’a verilen mutlak veto yetkisi, geciktirici ve zorlaştırıcı veto yetkisine
dönüştürülmüştür.
Padişah’ın görev ve yetkileri esas itibari ile korunmakla birlikte, yetkilerini
sadrazam ve ilgili vekilin karşı-imzası ile kullanmaya başlamıştır.
Padişah’ın sürgüne gönderme yetkisi kaldırılmış, meclisi fesih etme yetkisi
kullanılamaz hale gelmiştir.
Sadrazam (başbakan) parlamenter rejimlerde olduğu gibi Padişah tarafından, diğer
bakanlar ise sadrazam tarafından seçilmektedir.
Bakanlar Kurulu prensip olarak artık Meclis-i Mebusan’a karşı sorumlu olup,
güvensizlik oyu ile düşürülebilecektir.
Temel Hak ve Özgürlüklerde Önemli Değişiklikler: Kanun dışı tutuklama yasağı,
sansür yasağı, haberleşmenin gizliliği esası ve toplanma - dernek kurma hakları
Bu gelişmelerin sonucunda, Osmanlı Devleti artık meşruti-parlamenter monarşiye
dönüşmüştür.
CUMHURİYET DÖNEMİ -1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye)
Hazırlanışı
1918 sonlarındaki siyasal-anayasal çöküş, 1922 sonlarında siyasal-anayasal
kurumlarıyla yepyeni bir devletin doğumuyla noktalanacaktır.
İstanbul’un işgali ile birlikte 1920 yılında Meclis-i Mebusan son toplantısını yaptı.
Mustafa Kemal yayınladığı bir bildiri ile Ankara’da olağanüstü yetkilerle donatılmış
bir meclisin kurulması yönünde çağrı yaptı.
Genel Özellikleri
23. maddelik kısa bir anayasadır.
6. Anayasa’nın kendisini kanunlardan daha üstün olduğunu belirten bir hüküm
bulunmamaktadır: Yumuşak Anayasa
K.E. yürürlükten kaldırılmasa da, 1921 Anayasası’nda egemenliğin millete ait olduğu
açık bir şekilde belirtilmiştir. (1. madde - Hakimiyet bilakaydü şart milletindir)
Yasama ve yürütme kuvvetlerinin mecliste toplandığı bir hükümet sistemi
benimsenmiştir: Meclis Hükümeti Sistemi
Meclis Hükümeti Sistemi’ne ait özellikler: Bakanlar Kurulu’ (İcra Vekilleri ) nun
Meclis tarafından seçilmesi, Meclis tarafından görevinden alınması, Anayasa uyarınca
milletin yegane ve hakiki temsilcisinin Büyük Millet Meclisi olarak kabul edilmesi...
vb.
Anayasa’da yargı düzenlenmemiştir. Bununla birlikte dönemin olağanüstü
koşullarının etkisi ile Meclis tarafından seçilen üyelerden oluşan İstiklal Mahkemeleri
oluşturulmuştur
Anayasa’da öne çarpan bir diğer özellik: Yerinden yönetimlere ayrıntılı bir şekilde yer
verilmesi
Gelişmeler
Meclis tarafından saltanatın kaldırılması (1922)
1923 Cumhuriyet’in İlanı sonucu Anayasa’da yapılan değişiklik. 1. Madde
“Türkiye Devletinin şekli Hükümeti Cumhuriyettir” Bir diğer değişiklikle
Cumhurbaşkanlığı makamı oluşturulmuştur.
Hükümetin kuruluş usulü değiştirilmektedir. Anayasa’nın ilk şeklinde Bakanlar
Kurulu doğrudan doğruya Meclis tarafından seçilmekte iken, yapılan değişiklikle,
Başvekil (Başbakan) Cumhurbaşkanı tarafından meclis üyeleri arasından
seçilecek, diğer bakanlar ise başvekil tarafından seçilecek, daha sonra hepsi
Cumhurbaşkanı tarafından meclisin onayına sunulacaktır: Parlamenter Sistemlerde
olduğu gibi !
Devletin dininin İslam oldu hükmü eklenmiş (1923) ama daha sonra Hilafet
kaldırılmıştır (1924)